Hicaz Demiryolu
Suriye’ye adım attığınız andan itibaren,bir yerlerde ,bir şekilde hicaz demiryolu ile yollarınız mutlaka kesişir.
Karşılaşacağınız tren istasyonları,bazı yerlerde şu anda bile kullanılan demiryolu,bazı yerlerde bir kenarda yok olmayı bekleyen vagonlar,raylar; Şam’ın büyük meydanında ilk gördüğünüz anda tanıdık gelen, İstanbul’u anımsatan istasyon binası,size Hicaz demiryolu’nu anlatır…
Osmanlı imparatorluğunun son büyük projesi olan Hicaz Demiryolu ,Şam’dan başlayarak Mekke’ye kadar yapılması planlanan fakat Medine’ye ulaştıktan sonra savaşlar sebebiyle tamamlanamayan demiryolunun adıdır.
Hicaz demiryolunun yapımı tamamiyle dini,askeri ve yönetsel nedenlere dayanmaktadır. Balkanlarda kaybedilen topraklarla birlikte,yaklaşık 5,5 milyon hristiyan tebanın imparatorluktan kopması,Osmanlıyı daha çok Asyalı bir devlet haline getirmiştir. İmparatorluğun geri kalan unsurlarını bir arada tutabilmek amacıyla daha İslamcı politikalar uygulanmaya başlanır.Bu politikada en önemli kozlardan biri ise Medine ve Mekke’nin elde tutulmasıdır.Bu sebeple ülkenin gelirinden en büyük pay Arabistan’a aktarılmaya başlar. Süveyş Kanalı’nın İngiltere’nin denetiminde olması ise kanalın bir savaş durumunda kapatılması halinde Osmanlı’nın bölgeyle tüm iletişimini kesmesi nedeniyle ;özellikle bu bölgeye asker sevkiyatını hızlı bir şekilde yapabilmek için bu demiryolunu zorunlu kılmıştır.Bu konuda Almanya’nın ısrarlı propagandasını da göz ardı etmemek gerekir.Zira Osmanlı’nın Mısır’da İngiltere’yi engellemesi ,hele kanalı ele geçirmesi İngiltere’nin sömürgelerle ilişkisini kesmesi açısından,Almanya için çok önemlidir.İngiltere için ise hattın tamamlanamaması hatta engellenmesi çok önem taşımaktadır.
1903 yılında yapımına başlanan Hicaz demiryolu projesinde; 1908’de Medine’ye ulaşılmıştır. Açılışından 8 yıl sonra ise, 1916’da demiryolu meşhur İngiliz casusu Arabistan’lı Lawrance’in örgütlediği Araplar tarafından, Maan-Medine arasındaki 680 km’lik kısmı bombalanarak tahrip edilir. Bu yollardan kalan ray ve traversleri getirenlere İngilizler para ikramiyeleri verirler. Bugün Medine’de bahçe korkuluğu yapılmış travers ve raylara halen rastlanmaktadır. Medine İstasyonu’nda lokomotif ve ahşap vagonlar yıkılmaya ve çürümeye terk edilmiş, adeta unutturulmak istenen bir tarih gibi durmaktadır.
Issız, çorak, susuz ve kumlu çöllerde, demiryolu hattı boyunca askerimiz, demiryolu yapılmasına karşı çıkan ve engellemeye çalışan ,Bedevi Araplar ile mücadele uğruna pek çok şehit vermiştir; kilometrelerce uzayıp giden demiryolu güzergâhı her birine adeta meçhul birer mezar olur.
Demiryolu inşaatında çalışan cefakar Anadolu çocukları, çöllerde alev gibi yakan güneş altında kızgın rayları elleriyle tutamaz, başlarındaki kabalakları (serpuş) eldiven gibi kullanırlar. Başı açık olanlardan güneş çarpmasından dolayı oracıkta ölenler de olur. Su bulunan yerler azdır. Şam’dan özel olarak sarnıç vagonlarıyla getirilen su haftada bir kez dağıtılır.
Gün akşama dönerken,Arabistan’a gönderdiği çocuğunu bekleyen anaların,sevgilisini bekleyen yavukluların dudaklarından fısıltıyla dökülür; Havada bulut yok bu ne dumandır
Mahlede ölüm yok bu şivandır
Şu Yemen elleri ne de yamandır
Ano Yemendir gülü çemendir
Giden gelmiyor acep nedendir